SPOR NEDİR




Spor; bireysel ya da kolektif oyunlar biçiminde yapılan, bir yarışma temeline dayanan ve belirlenmiş kesin kurallar çerçevesinde uygulanan bedensel hareketlerin tümüne verilen addır. Spor, genelde çeşitli dallara ayrılır: atletik sporlar (atletizm, jimnastik, halter); dövüş ve mücadele sporları (boks, güreş, judo, karate, taekwondo); takım sporları (futbol, basketbol, voleybol, hentbol, hokey, rugbi, Amerikan futbolu), atlı sporlar (binicilik, at yarışları, polo, cirit); su sporları (yüzme, yelken, kürek, kano, sörf, sutopu); kış sporları (kayak, patinaj, bobsleigh, atlama, buz hokeyi); mekanik sporlar (bisiklet, motosiklet, otomobil, deniz motoru); havacılık sporları (uçak, planör, paraşüt), vb. Genel olarak spor, bedene sağlık ve sağlamlık kazandırmak amacıyla yapılır. Bunun için sistemli, disiplinli bir çalışma gerekir. Bedensel ve ruhsal yarar sağlamak için yapılmasının yanı sıra, zevk için spor yapanlara “amatör” adı verilir. “Spor”u bir geçim aracı olarak benimseyen ve bunu meslek edinmiş olanlar “profesyonel” olarak adlandırılır. Spor, bedeni geliştirme, kas ve eklemleri çalıştırma, dolaşımı hızlandırma yönlerinden sağlığa yarar sağladığı gibi, ruhsal gerginlikleri ve bellek yorgunluklarını giderme açısından da yararlıdır. Spor, özellikle 20. yüzyılda, ulusları birbirlerine yaklaştıran, toplumlar arasında dostluk ilişkileri kurulmasına yardımcı bir öğe sayılmıştır. Günümüzde spor, aynı zamanda, turizm endüstrisinin bir dalıdır.Sportif ilişkiler nedeniyle, çok sayıdaki meraklı ve taraftar için spor karşılaşmalarını izlemek üzere geziler düzenlenir.






Tarihi: Sporun geçmişinin insanlıkla yaşıt olduğu varsayılır. İnsan, beden gücüyle hemcinslerinden üstün olmak ve onlara karşı üstünlük sağlamak gereksinimini duydu, bu da sporun temel felsefelerinden biri olan “rakibe üstünlük sağlama” içgüdüsünün ortaya çıkmasına yol açtı. Beden kültürüyle ilgili bu etkinliklerin ilk izleri, ilkçağlarda Ortaasya, Önasya, Mezopotamya, Nil ve Akdeniz havzalarında görülür. Asya’da Türk, Çin ve Hint kültürleri; Nil Deltası’nda Mısır; Mezopotamya’da Sümer, Asur-Babil uygarlıkları; Anadolu’da Hitit ve daha sonra da ton kültür ve uygarlıkları bu konudaki büyük gelişmelere de sahne oldu.Bu uygarlıkların tümünde beden kültürüne verilen önemin gerçek nedeninin, o çağların belirli niteliği olan savaşla ilgili olduğu görülür. Varolma, başka uygarlıklar üzerinde egemenlikler kurma zorunluluk ve tutkusunun sonucu olan savaşlarda başarılı olabilmek, ancak beden gücü ve dayanıklılıkla gerçekleşeceğinden beden kültürü üzerine önemli eğilindi. Eski Yunanlılar’da görülen “gymnasion” adını taşıyan spor salonları bu amaca yönelik kurumlardır. Tanrı ve tanrıçalara ancak güçlü beden ve bedensel güçle lâyık olunabileceği inancı varolduğundan, spor, aynı zamanda kutsal bir anlam ve değer de kazandı. Tanrılar Tanrısı Zeus adına düzenlenen kutsal “Olimpia” şenlikleri de bunun sonucuydu. Eski Roma’da da spor geniş ilgi gördü, ancak burada daha başka bir kimliğe büründü. Zırhlı eldivenlerle yapılan boks, rakibinin kolunu, bacağını, boynunu kırma, onu boğazlamayı sakıncasız sayan güreş, insanların vahşi hayvanlarla yaptıkları mücadele, kanlı gladyatör gösterilerine kadar uzandı. Roma’da spor, “stadion” adı verilen eski Yunan spor alanlarından çıkıp, “circus” adı verilen kanlı gösteri alanlarına girdi.
Spor, yüzyıllar boyu gelişerek 19. yüzyıl içinde en büyük aşamaya uğradı. 1863’te İngiltere’de futbol ortaya çıktı, bunu 1880’de atletizm kulüplerinin kurulması izledi. Spor, İngiltere’den ABD’ye sıçradı, bu ülkede daha başka ve özgün bir nitelik kazanarak genişledi, çağdaş bir biçime dönüştü, gerçek anlam ve değerini buldu, giderek tüm dünyaya yayıldı. Spor, günümüzde tüm dünyada belirli kurallara uygun olarak yapılmakta, bu uluslararası kuralların gerek belirlenmesi, gerekse yürütülmesi, uluslararası federasyonlarca sağlanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder